Hızlı ve kolay kripto deneyimi için bültenimin sponsoru CoinTR’ye buradan kayıt olabilirsiniz!
Likidite Nedir?
Paranın sınırsız basılabildiği bir dünyada (1971 sonrası fiat para rejimi), ekonomik döngülerin en temel belirleyicilerinden biri likiditedir. Döngü ise bu likiditenin önce piyasaya bol bol verildiği; sonra ‘fazla geldi’ deyip geri çekilmesi sürecidir. Bu döngü, varlık enflasyonuna, spekülatif balonlara ve nihayetinde krizlere neden olur.
Peki likidite nasıl artar?
Merkez bankaları önce faizleri indirir.
Yani borçlanma maliyetini düşürürler. Bir sonraki aşamada ise bilanço genişlemesi (QE) yapılır. QE "quantitative easing" sürecinde merkez bankasının ekonomik durgunlukla mücadele için piyasadan uzun vadeli tahviller satın alarak para arzını artırırlar. Böylece bankalar ve diğer finansal kurumlar da kredi musluklarını sonuna kadar açar. Bu aşamada yatırımcılar ve şirketler daha fazla risk alır çünkü paranın maliyeti düşüktür ve her şey yükseliyormuş gibi görünür.
Ancak bu genişleme süreci sonsuza kadar sürmez.
Enflasyonist baskılar ve finansal istikrarsızlık sinyalleri ortaya çıktığında merkez bankaları sıkılaşmaya yönelir. Bu sürece QT "quantitative tightening" denir. Merkez bankaları bu süreçte genelde tahvil satmazlar, sadece süresi dolan tahvilleri yenilemezler. Yani:
Tahvil alımları yavaşlatılır (tapering)
Faiz oranları artırılır
Bilançolar küçültülmeye (QT) başlanır.
Bu da likiditenin sistemden çekilmesi anlamına gelir. Bankalar kredi verme konusunda daha seçici hale gelir, borçlanma maliyetleri artar ve yatırımcılar riskli varlıklardan kaçarak nakit ya da devlet tahvili gibi güvenli limanlara yönelir.
Bu süreç, varlık fiyatlarının düşmesine, piyasada fazla risk alanların likidite olmasına (kaldıraçlı işlemler) ve nihayetinde durgunluklara yol açar. Ancak ironik bir şekilde, bu kriz aşaması yeni bir genişleme döngüsünün de başlangıcıdır. Ekonomiler zayıfladığında ve enflasyon baskıları azaldığında merkez bankaları tekrar gevşek para politikalarına döner. Faizler düşürülür, piyasaya yeniden likidite pompalanır ve döngü yeniden başlar.
Bu döngünün merkezinde M2 para arzı bulunur.
M2, dolaşımdaki nakit, vadesiz mevduatlar gibi en likit paraların yanı sıra vadeli hesaplar, para piyasası fonları gibi daha az likit ancak kolayca nakite çevrilebilecek varlıkları içerir. Bizler de para arzını (her ne kadar tüm hikayeyi anlatmasa da) basit bir şekilde takip edebiliriz.
Devletler bu para basma süreci ile sadece batan şirketleri kurtarmazlar, aynı zamanda savaşları da oy verenlerden onay almadan finanse ederler.
Bitcoin ve likidite
Bitcoin, merkez bankalarının keyfi para genişlemesine bir tepki olarak doğmuştur. Arzı sınırlı, politik müdahalelere kapalı ve merkezi olmayan bu dijital varlık, M2 ile olan yüksek korelasyonu sayesinde likidite döngüsüne karşı bir hedge olarak görülebilir.
Ancak burada unutulmaması gereken 2 konu vardır:
1- Kısa/uzun vade ayrımı.
Likidite döngüsü kısa vadeli takip edilmez. Çünkü bu kadar büyük bir dönüşüm sürecinin etkisi piyasalara kısa vadeli etki etmez.
2- Bitcoin risk-off/on ayrımı
Bitcoin her ne kadar bu sisteme karşı bir sigorta olarak ortaya çıktıysa da (risk off), benimsenme sürecinin başında olduğu için riskli varlıklarla olan korelasyonu (hisseler) altın gibi risk-off varlıklara göre daha fazladır.
Bu tarihteki para işlevi gören her varlığın ilk aşamalarında görülen bir şeydir.
Bu hafta açıklanacak önemli veri?
Çarşamba günü Perakende Satış verileri açıklanacak. Trump geçen hafta olduğu gibi piyasaları altüst etmezse, piyasanın gözü bu veride olacak.
Notlar
Sorularla Web3 kitabının yazarı Turan Sert Hocamız ile uzun bir podcast çektik.
Gümrük vergileri ile alakalı EN ÖNEMLİ konu bu: Tahviller
Hocam emeğine sağlık.Çok teşekkür ederim.
Değerli bilgileriniz ve yorumlarınız için teşekkürler 👋👋